Akıllı İlaç Tedavisi
Akılı ilaçlar ya da hedefe yönelik tedaviler, kanser tedavisinde aslında son 20 yıl içerisinde keşfedilen
ve sayıları giderek artan, neredeyse tüm kanser çeşitlerinde kullandığımız ilaçlardır.
Uzun yıllardır kullandığımız kemoterapi ilaçlarından farkları kanser hücresinde daha fazla üretilen ve/veya işlevi bozulmuş bir proteine bağlanmalarıdır. Bu nedenle hedefe yönelik tedavi olarak da adlandırılırlar. Akıllı ilaçların kullanılabilmesi için tümör dokusu ve kanserleri hücreler, çoğunlukla patoloji ve moleküler genetik uzmanları tarafından ek analizlere tabi tutulur. Bu analizlerde kanser hücrelerinde spesifik bir sürücü (driver) mutasyon ya da gen değişikliği olup olmadığı, ya da bir proteinin aşırı üretilip üretilmediği incelenir. Böbrek kanserleri (renal hücreli karsinom), hepatoselüler kanser, bazı tiroid kanserlerinde ise kanserin gelişme ve yayılma yolağı bilindiğinden
bu analizler yapılmadan akıllı ilaçlar verilebilmektedir.
Kemoterapiden farklı olarak akıllı ilaçlar, normal hücrelerden daha çok kanser hücrelerini etkilediklerinden, bulantı-kusma, saç dökülmesi, mukozit, ishal, kemik iliğinde baskılanma-nötropeni ve fırsatçı enfeksiyonlar gibi yan etkiler çok daha azdır. Ancak, akıllı ilaçlar bu yan etkilerden çok daha farklı ancak yönetilebilir yan etkiler oluşturabilmektedir. Bazı kişilerde ise varolan ek sağlık problemleri nedeniyle bu ilaçlar hiç başlanamayabilir. Bu ilaçları başlarken biz onkologlar, hasta ve hasta yakınlarına oluşabilecek farklı yan etkiler açısından mutlaka bilgilendirme yaparız.
Meme Kanserlerinde Kullanılan Akıllı İlaçlar (hedefe yönelik tedaviler)
Tamoksifen aslında hormon pozitif meme kanserinde, kanser hücrelerinde aktif olan östrojen reseptörüne bağlanarak bu yolağı baskılayan ve kanser hücrelerinin çoğalmasını engelleyen ilk akıllı ilaç (hedefe yönelik tedavi ) olarak sayılabilir. Ancak kanser hücresinin genetiği anlaşılmaya başladıktan sonra meme kanserinin de aslında pek çok alt tipi olduğu anlaşılmaya başlandı. HER2/neu denen bir reseptörün meme kanserlerinin yaklaşık %20-25’inde aşırı derecede salgılandığı ve kanser hücrelerine saldırganlık, aşırı çoğalma ve erken dönemde kan damarlarına ve lenf bezlerine yayılarak metastaz yaptırma potansiyeli verdiği saptandıktan sonra bu kanserler HER2 pozitif meme kanserleri olarak tanımlandı.
HER2 pozitif meme kanserleri akıllı ilaç tedavisinden önce erken dönemde akciğer, karaciğer, beyin gibi organlara yayılım
riski olan ve agresif davranışlı kanserlerdi. Trastuzumab, HER2 reseptörünü hücre yüzeyinde bağlayarak hücrenin kontrolsüz çoğalmasını durduran antikor yapısında bir ilaç olup ilk defa 1998 yılında metastatik (ileri evre) HER2 pozitif meme kanserinde kemoterapiyle birlikte, 2006 yılında ise erken evre meme kanserinde adjuvan (koruyucu) 1 yıllık tedavi olarak FDA onayı alarak günlük pratiğimize oturmuştur. Trastuzumab sonrası HER2 pozitif kanserinin kötü davranışı büyük oranda baskılanmaktadır. Trastuzumab tedavisinin HER2 pozitif meme kanserlerinde devrim olduğu söylenebilir.